21 Mayıs 2013 Salı

"tatlı" birleştirir aileyi

Muradıma erdim ...İşe başladım..
Tek handikabım Uraz'ın yeni düzene adaptasyonuydu.
Arada gel-gitleri hoş görüyorum o da benim işe gel-gitlerimi hoş görüyor sanıyorum.
Ben onun ani çıkışlarını görmezden geliyorum ,o da benim evden çıkışlarıma göz yumuyor.
Yeni düzenimiz her iki taraf açısından da dengesini oluşturuyor böylelikle.

Annem çalışan bir anneydi 55 yaşına kadar hiç yılmadan , şikayet etmeden hep çalıştı.Kadınların çalışmasının nasıl da şart olduğunu gordum hep zaman içinde , annemde hep vurguladı.Bu nedenle çalışmaya ikna edildim ve çalışmanın nasıl büyük bir zenginlik olduğunu gördüm.Ne şükür ki oğluma 2 yaşına kadar eşlik ettim ,bin bir çeşit anımız var ,Uraz artık oyun çocuğu onun oyun gruplarına kavuşma,benim de iş yaşamına dönme vaktim geldi.  
Uraz'ın geliş saatimizi dört gözle beklediğini biliyorum , gün içinde aklına geldiğimizi , hatta babasına için için kızdığını da düşünüyorum bazen .Zamanla herşey yerine oturacaktır.

Akşamları bir araya gelmek zor olabiliyor bizim için , Uraz babasıyla parka iniyor ben sonradan yanlarına iniyorum nedeni yemek sonrası aile bir araya toplasın keyifli zaman geçirebilelim .Sonra eve çıkıp sesleniyorum ortaya "kimler dondurmalı tatlı isteeeerrr" ,bütün ayaklar mutfağa koşuyor :)))
tatlı birleştirir aileyi...
Daha fotograf çekecektim demeye kalmadı...tatlı bitti, bunlar elimde kalanlar.
****

dondurmaları eritmemek için hızlı çektim fotoları bu neden biraz özensiz oldu.

tatlı tarifi için : http://www.tefaltv.com/tarif/actifry/elma-tatlisi



26 Nisan 2013 Cuma

ahşap tepsi boyadım

Yeni hobim ahşap boyama, son 1yıldır ufak ufak nasıl bir işmiş , neler yapılıyormuş teknikler nelermiş araştırıp öğreniyordum.

Aslında (sanki çok vaktim varmış gibi ) bir craft hause - atölye eşliğinde çalışma yapmak istedim ama Uraz'ı nereye bırakacağım sonra yanımda götürsem boya kokusu çocuğun başını döndürecek diye evdeki kullanılıp eskimiş ahşap objeleri yenileyerek kendim bir şeyler yapmaya giriştim. Bir masa  iki de raf yaptım ayıptır söylemesi

Son dönemde ise tepsi işi sardı beni, çeşit çeşit tepsiler boyamaya başladım...Arkadaşlarıma eşe dosta hediye diye yapıyorum , kendime engel olamıyorum boyalar , fırçalar sprey vernik bir raf dolusu malzemelrim oldu bile . Yaptıkça ortaya yeni birşeyler çıktıkça hediye ettiğim kişinin onu kullandığını düşündükçe çok keyif alıyorum
.Artık zaman ayırabilir miyim hiç fikrim yok zira çalışma hayatına dönüyorum :)) 

İşte tepsilerim


Denizi seven ama işleri nedeniyle nadiren denizle buluşan turizmci kardeşime ve kuzenime ayrı ayrı ama aynı temada çalışma, denizi ayağınıza getirdim...


İlk emeğim , kendime 



 Ziraat mühendisi arkadaşıma bitkili, yeşillli bir tepsi , iyi günlerde kullansın.


İzmir'den Bandırmaya yol boyu sarı çiçekler dizilir Nisan'da

8 ay sonra nihayet İzmir yolu gorundu ... Çok iyi geldi doğrusu , 23 Nisan haftası olması nedeniyle Uraz babasıyla Fuar-Kültürpark şenliklerine katıldı Pepee'yle buluştu .Ben arkadaşlarımla görüştüm.Acelesiz salına salına dolaştık İzmir caddelerinde.Özlemişim, çoook özlemişim.

Fuar'a gelipde Kaskatlı Havuzun önünde fotograf çekilmemiş çocuk Fuar'a gelmiş sayılmaz.


Akşam güneşi bizi kıynaştırdı kaynaştırdı 



İzmir ve Teyze sanırım şımarmak için daha iyi bir neden olamaz.

İzmir'de kutlama 



 Bandırma'da kutlama



Bu işten en karlı çıkan Uraz Paşa oldu , öyle çok özlenmiş ki kimsenin gözü bizi gormedi, kollar hep Uraz'a doğru açıldı.Üstüne bir de Bandırma'ya dede ,babaanne ve amcaya gidilince kaymaklı baklava etkisi yaptı. İki ayrı şehirde doğum günü kutlamaları sonucu mum görünce üfleme refleksi geliştirdi Paşa .Ankara kutlamalarına ön hazırlık oldu bir anlamda.

Dedesine "aydede" diye seslenmeyi tercih edip hatta vazgeçmeyip ısrarla devam ettirip bizi gülücüklere boğarken , " acele yok " demeyi öğrendi parkta .Laf  ağzımdan çıkarken Uraz parkta kaydıraktan kaymak için merdivenlerden yukarı tırmanıyordu , "acele yoookkk Uraz,yavaş yavaş" dedim.Kaydırağa kaymak için oturupta bir türlü kaymayan ,arkasında sıralar oluşturan Uraz'a "hadi oğlum herkes sırada bekliyor" dedim ve cevabımı aldım "aeleee dooooggg" (acele yook) :)) sıpa mısın sen ?



22 Nisan 2013 Pazartesi

22 Nisan çok neşeleniyor insan

Bazen anılar unutulurken bıraktığı izler silinmez hafızalardan. .. 

Yaradanın bir lütfu bana 22 Nisan tarihi. Her karanlığın bir aydınlığı vardır ya hep benim aydınlığım 22 Nisandır.Bizim planladığımız da oldu olayları bu tarihde kendiliğinden geliştiğide ,en güzeli de oğlumuzun doğmak için bu günü seçmesi oldu. Daha 29 gün vardı doğmasına ,hiç beklenmiyordu ama o kendi doğum gününü anne&babası için çok özel bir tarih olan 22 Nİsan'ı seçerek selamladı dünyayı. Bazen anılar unutulurken bıraktığı izler silinmez hafızalardan .Söylenen sözler uçar gider ama görüntüler kalır yadigar. 

Hastahanenin kayıt bölümünde kaydını yaptırmak için uğraşan hamile bir kadın vardı 2sene önce,2saat sonra anne olacak annesinden uzakta doğuma hazırlanan gurbette bir kadın.hastahaneye karısının alnına bir öpücük kondurup bırakmak zorunda kalmış ve eve gidip doğum çantasını almaya yollanan bir adam vardı 2sene önce ,2saat sonra baba olacak kendi babasından uzakta,gurbette bir adam. Bu adam ve bu kadın doğumhanede buluştular bebeklerini karşılamak için ,apar topar gelişen sürece ayak uydurmaya çalışmaları ,şaşkınlıkları yüzlerine vurmuş dikkatle bekliyorlardı. Kötü bir sürpriz olmaması içindi tedirginlikleri. Birbirlerini rahatlatmaya çalışmalarının özel bir nedeni vardı "kaybetme korkusu"... Bir varmış bir yokmuş gibi ...yok olmaması içindi hep var olsun diyeydi bu tedirginliğin nedeni. İlk ses ,ilk görüntü ....insanın kalbi kulaklarında atar mı ? Yavaş yavaş sesler sustu uğultuya dönüştü görüntüler flulaştı tek bir şey netti "Uraz" ... 

Anne&baba yapmıştı bizi bir kaç dakika içinde, kalbimizin orta yerinde güneş açtırmıştı ,kağıda dökülemeyecek duygular yaşatmıştı...evet her şey yolundaydı ve tarih 22 Nisandı doğmak için ne güzel bir zamandı, ne özel bir zamandı .Gerçekleşmesi beklenen doğum tarihinden tam 29 gün önceydi büyümek için daha  çok çaba harcanacaktı ama doğmak için ne güzel bir zamandı.

Sen büyü e'mi çocuk, güle güle büyü... Anneyle&babayla güle güle büyü...

15 Nisan 2013 Pazartesi

Uraz'a (!) balık çorbası

Çocuğu olan herhes bilir bazen çocuğa yemek yedirmek delilik sınırlarını zorlatır insana.Bir gün çok sevdiği bir şeyi ertesi gün yemeyi reddedebiliyor.Biz Urazla bunu yumurtada çok yaşıyoruz durum böyle olunca hayal gücü ve türlü oyunlar devreye giriyor baktım olmadı mı , hiç telaş yok hemen öğle yemeğine sebze çorbası ve yemediği ne varsa içine malzeme olarak atıyorum (tadını bozmayacak, uyumlu makul bir çorba olmalı mutlaka, yemek yemekte bir keyiftir ve bu keyfi çocuğun elinden almamalı..)

Balık çorbası da böyle oldu , birgün önce yemediği balığı kılcıklarından ayıklayıp enfes bir çorbaya çevirdim.Hatta okadar lezzeli oldu ki tarif defterime ekledim.Sanıyorum ki bizim mutfağın parmak yedirten bir çorbası olacak tez zamanda.

Hem küçüklere hem büyüklere balık çorbası...

hobi dukkani / Ankara - 2013 nisan



Malzemeler:
-ayıklanmış levrek iki avuç dolusu kadar
- 1 su bardağı kırmızı mercimek
-yarım su bardağı ince kıyılmış dereotu
-1 adet küçük küpler halinde havuç
- 1 litre su
-Tuz +karabiber
-3yemek kaşığı zeytinyağ
-yarım limon

tarif: su + mercimek + havuç haşlanır .havuçlar yumuşayınca önce blenderdan geçirilir karışımımız sonra  içine balık+ dereotu+ tuz +karabiber +zeytinyağ eklenir ve haşlamaya devam edilir.Kıvamı yoğunlaşıp malzemeler birbiriyle özleştiğinde çorbamız hazırdır.
limonla servis edilir.

not: balıkları bütün bütün yemek istemeyenler blenderdan geçirme işlemini bütün malzemer pişince de yapabilirler , her ikisini de denedim gazyet keyifle yeniyor.

14 Nisan 2013 Pazar

Bir İzmirlinin gözünden Ankara gezintileri-2

"Gezegen Aile" haftasonu durmaksızın aralıksız şehiriçi gezintilerine devam etti...
sıcaklıklar arttı özlediğimiz açık hava faaliyetlerini yapmaya başladık.İlki açık hava yürüyüşleri oldu cumartesi Kuğulupark ve Tunalı gezinmeleriyle kışın donukluğunu üzerimizden attık , kan dolaşımımızı hızlandırdık.
Pazar günü  " 2013 ilkbahar-yaz mangal " sezonunu açtık.

Mogan - Gölbaşı "bizim ev" e ait bu fotolar,Uraz'ı parktan koparabildiğim zamanlarda çektim .Park rekorumuzu bugun 4 saatle yeniledik  sanırım..Biz butun arkadaşlar keyif aldık mekandan ve manzaradan.
Çocuklar için park , futbol ve basketbol sahası var ,mangalı mekandan hazır vaziyette temin edebiliyorsunuz. İlla mangal yapmak zorunda değilsiniz menuden de seçim yapılabilinir.

Benim bahsetmek istediğim aslında yeme içmeden ziyade manzarası ve özellikle çocuklara birkaç  alternatif sunuyor olması , ufak bir hayvanat bahçesinin olması , kanoyla göl turu yapılabilirliliği...Çoluk çocuk herkese hitab eden bir yer kısacası.








10 Nisan 2013 Çarşamba

gezegen ailenin Kızılay çıkarması

Ankara'ya iyice alışıyorum sanırım .Benimsemeye başladım ,kıyaslamaları bıraktım...Keyifle geziyorum

Geçtiğimiz h.sonu Kızılay'a gittik , Ankara'ya geldiğimizden beri 2-3 kez gitmişizdir o da Zafer çarşı ve hasta ziyaretidir.Yine bir bahaneyle düştük yollara. Eşim ud öğrenip çalmak istiyordu ben de hobi dükkanına bakmak istiyordum Uraz'da "açık hava yürüşlerinden faydalansın" dedik .İyi ki demişiz eve geldiğimizde hepimiz çok mutluyduk .Fotograf makinemi de almıştım yanıma (ne yapsam çıkamıyorum turistlik hissinden)güzel fotograflar çektim , o fotografları aktaramadım daha laptopa , şimdilik acelem var güzel  telaşelerim...

Hızlıca cumartesi gününün nasıl son bulduğunun fotograflarını paylasıp kaçayım .

Uraz önceden kule yapmaya çalıştığımızda yıkardı , daha keyif alırdı hatta yıkma işinden.Bu aralar kule yapmaya başladık , kompozisyon bile yaratıyoruz.Bu eserimiz köprünün altından geçen yük kamyonu (kamyonuniçinde top varmış bu arada) ve çatıya konan kuş uçak.

bu da benden henüz bitmedi , kenarı taşan yeşil kısımlar temizlenecek ve vernik atılacak.Cunartesi günkü gezimizden ham halde aldım ve boyadım.

Veeee bize güzel cumartesiyi yaşatan billur sesli udumuz...


5 Nisan 2013 Cuma

Sevgilim "İRMİK"

 Burnu tıkanan çocuk uyumuyor ,uyutmuyor... 3 saatlik uykuyla hazırlıyorum bu postu.Enerji seviyem sıfırın altında böyle günler nasıl oluyor bilmiyorum kendimi mutfakta tatlı yaparken buluyorum. Uraz koltuk üstünde koşturadursun ben mutfağa sızdım bile .Kararlıyım tatlı yapcam.Hızlı olmalı , lezzetli olmalı , enerji vermeli ...

Böyle zamanlarda sevgilim irmik selamlar beni , dar günümü tatlandırır.Türlü çeşit tarife eşlik eder.İrmik öyle güzel bir nimet ki nazarımda bir çok tatlıyı kıvamlaştırıp güzelleştirirken başlı başına enfes bir lezzet aynı zamanda. Evet kilo yaptığı gerçekliği sorgulanmaz zira arada ufak kaçamaklar kimsenin gözüne batmamalı.Çatalın ucuyla böyle accık azcık, maksat nefs körelsin, enerjim artsın.

Daha önce burada irmikle hazırlanan iki tarif vermiştim .Şimdi farklı bir tatlı yapmak istedim , hatta risk de alıp hiç denemediğim bir tatlı ,dar gün tatlandırıcısı  "sütlü irmik helvası".

Eğer benim elim o kadar da hızlı değilse 15 dakikada oldu . Uraz kokuya gelip "anne mama veee" diye döndü ocağın etrafında.Uraz'ın enerji seviyesini yakalamak için ona sadece iki adet veriyorum şimdilik.

 
hobi dükkanı / nisan 2013
Balık yemeklerinden sonra  tahin helvasına alternatif olarakta yenebilir .Dondurmayla öneririm...

Benim tarifim ;

Malzemeler

- 1 su bardağı irmik
-4 yemek kaşığı tereyağ
- 2 su bardağı süt
- 1 su bardağı şeker

tereyağ ve irmik kısık ateşde kavrulur , diğer yandan süt ve sekerde şeker eriyene kadar kısık ateşte karıştırılır sütün kaynamasına gerek yok. Amaç ; irmiği kavururken şekeri atarsak şeker yanabilir ,kansorajen etki malum o nedenle sütün içinde eritiliyor.Rengi kavruklaşan irmiklere yavaş yavaş süt ilave edilir.İrmikler bir kaç dk.a içinde sütü çekecek tatlı hazır.iki adet yemek kaşığıyla helvalara şekil verilir bu kadaaaarrr....






3 Nisan 2013 Çarşamba

ve şimdi haberler

Çok fazla giremez oldum bu aralar bloguma. Aklım hep buralarda ama.Yazacak o kadar da çok konu var ki bir oturabilsem blogumun başına ...

**** Bir hediyeleşme etkinliğine katıldım ben de , tutamadım kendimi. pemberujlublog 'la eşleşerek başladım hediye aramaya.Uraz'ın azı dişi'nin çıkması arayışlarımı sekteye uğratsa da her dışarı çıkmamda hep aklımın bir köşesinde devam etti arayışlarım . Hediye işlerinde zaten zorlanan ben hiç tanımadığım birine alacağım hediye konusunda epey gel-gitler yaşadım.

Şuraya fotograf eklesem ne iyi olurdu  ama benim kaşif oğlum telefonumdaki bütün fotoları tek hamleyle silmeyi keşfettiği için ne gonderdiğim hediyeyi ne bana gelen hediye paketini ve her biri ayrı düşünülmüş güzel hediyelerimin fotograflarını yükleyemiyorum...Hediyelerim için pemberujlublog 'a tekrar teşekkür ederim.

****Ankaralı Annelerle Mart'ın son cumartesi günü tekrar goruştuk , ne kadar büyüyoruz boyle toplam 30 kişi olduk umarım daha da büyürüz , umarım birlikte güzel , eğlenceli işler de yapabiliriz.Bahar burda  çok güzel yazmış okumak isteyenlerin dikkatine.

**** Uraz büyüdükçe daha etkin zaman geçirir olduk evde. birlikte kek yaptık örneğin. Tezgaha bir sandalye yanaştırdık , blenderi kaptı elimden göğsüne vura vura "ben ben" dedi.Başladık birlikte keki çırpmaya .Sıkılır bırakır sandım ama hiç yılmadan eşlik etti sonuna kadar.Belki bu nedenle hiç kek yemeyen Uraz koca koca dilimleri götürdü . (maşallahhhhhhh ). Salona yaydığı oyuncakları götürmesini istedim bir tarafım inanmayarak geldi aldı odasına götürdü.Odasında girişe ,ayaklatına koymuş ama hiiiiiç önemli değil başka zaman yerlerine de yerleştirecek eminim.Sanırım bu yüzden blogumu ve benim için değerli diğer işlerimi ötelemem.Uraz'la iyi vakit geçiriyor olmama , doyamamam.Bu yüzden bir çırpıda akşam olması. O büyüsün biz babasıyla onu öylece izleyelim.Gösterdiği her gelişimde gözgöze gelelim ve ona çaktırmadan gururlanalım.

****  Son olarak mezeler ilgimi çeker oldu son dönemde.Ayrı bir başlıkta anlatmak daha yaralı olacak sanırım .Balık ve mezelerle ilgili bir kitap edinmenin de ufaktan zamanı geliyor .


                    Bir de başka başka seslerden özenle seçilmiş şarkılardan oluşan TSM. albümü....



8 Mart 2013 Cuma

elimin hamuruyla kadınlar günü postu

yok yokkk !!!! yergi ve eleştiri dolu bir post değil , başlık sadece nükte.

Bu gün "Dünya Kadınlar Günü" .Bir çok ülkede neşeyle "kutlama" yapılırken ülkemiz "kadına fiziki ve psikolojik şiddeti "tartışıyor yıllardır.Bu yüzden  kutlamadan çok zoraki kutlatma sanırım.
Kabalık olmasın diye cinsimizi "bayan" diyerek düşünmeden oluşturulan manasız kategorilendirme bile bana göre başlı başına eleştirilmesi gereken bir konu.

Ama yinede farkındalık oluşuyor olması olumlu bir gelişme ,gelecekte meclis eliyle alınması beklenilen bir çok karar özellikle düzenlenmesi beklenen cezalar açısından gayet umut dolu bir platform bu gün..

Efendim ben ilk defa merdane tuttum ve ev eriştesi yaptım.azcık bi'şey oldu ama sağlıklı iyi bi'şey oldu. 

Hep korkarak bakardım oklava ve merdane işlerine. "Benlik değil" derdim lafı sözü geldiğinde.
Yanılmışım...benlikmiş .Eğer miktarı abartmayıp 1-2 kavanozda sınırlı bırakacaksak gayet kolay ve çok uzun sürmediğinden de hamur oyunu gibi :))

ben malzeme olarak 1.5 su bardağı un ve 1 yumurta kullandım .bu şekilde oldukça sert bir hamur elde ediliyor.Merdane yardımıyla inceltip iki şekilde kestim.Hem çorbalarda hem de makarna ya da mantı gibi haşlayıp soslu kullanımlar için.Nemi düşük ,kuru bir odada kurumasını bekledim.Arada gidip elimle karıştırdım havalandırdım.1 günde kurudu tabi miktarda az olduğundan uzun sürmedi.

Aynı zamanda ıspanaklı ve domatesli yapımları da mevcut ancak henüz denemedim.En kısa zamanda deneyip paylaşma niyetiyle..

Biz anneler ,özenerek ilgiyle iyi çocuklar yetiştirelim.Sadece sağlıklı değil düşünen ,yorumlayan ,ayırt edebilen çocuklar değiştirecekler dünyayı.

3 Mart 2013 Pazar

Bir "Papatya" sevisi

Papatyaları herkes sever bilirim. Ben de herkes kadar seviyorum sanırım , yok yok biraz daha fazla ...
Bahar geliyor ruhuma , gözüm papatyaya bakarken nefesim bahar soluyor ,ciğerlerim ruhum baharlanıyor.
Bahar çocuğuyum belki ondan belki hayatımın her köşe başında paptyaların yolumu kesmesi beni bu kadar yaklaştırıyor papatyalara.

Papatyanın az göze çarptığı bir iklimde nefes alıp veriyorum bu yıllarda , bu yuzden rengim donuk ve  bu yuzden gözümün feri sönük belki.Ancak ruhum öyle değil.Özellikle bu sabah kapıyı açıpta oğlumla & kocamı karşımda, ellerinde koca bir buket papatya ve gevrekle karşımda gördüğümde , dillerinde "iyi ki doğdun" sözcuklerı dökülürken daha bir anladım "mutluyum" şükür.

Gelinbaşlarıyla süslenmiş bir buket nasıl mutlu ederki bir insanı  ?
 Eder , o buketin burnunun dibine kadar gelişini düşündürür sonra iki çift gözün taa içine bakar, dalar, burnunun direği sızlar ,papatya kokuları burnuna çarparken ruhu secdede şükreder ,şükreder.. 

hobi dukkani / mart 2013 - ankara
 Papatyalarımın bütün yaprakları "seviyor" diye bağırsın hep , 
gözlerim göz bebeklerinizden ayrılmasın. 
Oğlum & Kocam'a



2 Mart 2013 Cumartesi

Düde,kage,dudaa

Uraz'a oyun dayanmıyor demiştim ya , artık oyun uydurmakta son noktadayız .
Üçgen, kare,yuvarlak öğreniyor bu ara kendileri hatta sorunca sırasıyşa"düde,kage,dudaa" şeklinde dillendiriyor da. Bizde bir akşam oyunu sırasında Uraz'ın resim defterine karton bir kağıttan çeşitli ebatlarda düde pardon üçgen , kare ve yuvarlak kesip çizili alanlara eşleştirmesini istedik Uraz'dan.
Aman ne eğlendi .
 Bu çocuk cinsi kendine münhasır oluyor işte böyle. Oyunu / oyuncağı maddi değeriyle değil içeriğiyle ölçüyorlar. Bu ara dışarı çıkarken hep yanımızda bu ev yapımı eğitici set, afilli geldi kulağıma böyle bahsedince aslında bildiğimiz düde,kage,dudaa .

hobi dukkani / mart 2013- Ankara

hobi dukkani / mart 2013- Ankara

27 Şubat 2013 Çarşamba

Tatlı Cumartesi



Cumartesi "Ankara'lı Anneler"le benim için 2.onlar için 8. buluşma gerçekleşti.Daha nicelerine , keyifle...

İşin Aslı hiç beklemiyordum bu kadar kalabalık olacağımızı.Bana ; "Ankara'lılar pek buluşup görüşmeyi sevmezler , görüşselerde çok diplomatik ve soğukturlar.E onlarda haklı iklim soğuk" denmişti.Aman ne yargılar varmış Bu Ankara'lılar hakkında.Hiç saklamaya niyetim yok gayet samimi ,oldukça içten evinin pasaklı halini fotograflayıp yarışmalara katılacak kadar kompleksiz ve "kim nederse desin "diyecek kadar da cesurlar.Son derece keyifli birkaç saat geçirdim onlarla , çokça gülerek .
Eve dönerken "önceden tanıyorum sanki hepsini "diye düşündüm.

"Baba" bir konuğumuz bile vardı "Çetin Baba" hatta "İzmirli Çetin Süper Baba".Bir çok erkeğin belki de hiç tartışmaya bile açmayacağı konuyu, "eş için şehir değiştirmeyi"  o olumlu yönde yanıtlayarak yerini eşinin ve çocuğunun yanında almış ve belkide kendi hayatını biraz daha "Çetin" leştirmiş bir baba o.

Bu arada,
yer seçimi de çok iyiydi söylemeden geçemeyeceğim .

Ayrıca ;
Mart buluşmasını şimdiden iple çekiyorum.Sesimi duyan Ankara'da yaşan anneler varsa hiç durmayın her ayın son cumartesisi kalkın gelin ,müthiş güzel enerji var bu annelerde.

hobi dükkanı / 2013/şubat -Ankara
hobi dükkanı / 2013 şubat -Ankara

Son olarak;
günün sürprizi Jonson's baby nin güzel şampuanları oldu , Uraz'a vermesem mi acaba diyorum :)

22 Şubat 2013 Cuma

Ankara'lı Anneler 8. buluşma

Ankara'lı anneler ;
23 Şubat 2013 cumartesi günü
saat 14:00 'da Kafes Fırın'da (eskişehir yolu üzeri)
8. kez buluşuyorlar
Detay bilgi :http://www.ardaninannesi.com/

 

------------------------


Uraz bu günlerde sol ayağının üzerine pek basmadan yürümeye 
ve hatta koşmaya çalışıyor. 
Ortopedist eklem yerinde sıvı birikmesi olarak yorumladı durumu.
Biraz gözlem yapıp 1 hafta sonra tekrar dr.a götüreceğiz.

Bu hep böyle midir ? 

Yani tam herşey yoluna girdi diye düşünmeye başlandığında illa bi şey mi çıkar ? 
Bu nedenle biraz siyah beyazım işte ,
annem Uraz'ın bir şeyi olmadığı konusunda direte dursun öte yandan içim içimi kemiriyor elimde değil.

kötü bitmesin istedim bu post ve ekleyeyim dedim ;
Uraz sayı saymaya başladı onun dilinden 

- di , didi , dü ,dö...

hobi dükkanı /2013 şubat -Ankara



21 Şubat 2013 Perşembe

Anne değiiill oğluşum o, "anneanne"

Bu hafta annem ziyaretimize geldi. 
Tam zamanında gelmiş ,
 meğer ne çok özlemişim , ne çok ihtiyacım varmış ona.

Bol çay , bol sohbetle geçiyor bu hafta.
Her şey iyi hoş da yeni yeni konuşmayı öğrenen Uraz "anneanne" demeyi pek kıvıramayıp ikimize de "anne" demiyor mu , çok kıskanıyorum.

-anne burda (kendimi işaret ediyorum) o anneanne tatlım ,diyorum.

ama nafile değişen birşey yok.

Annem de beni kıskandırmak için Uraz her "anne" dediğinde gözlerime muzip muzip bakıp ;
- söyle annem ,diyor.

hobi dükkanı / 2013 şubat Ankara

Ben Uraz'ın yemeğini düşünürken ,annem benim yemeğimi düşünüyor...
- bitir yemeğini kızım , 
özlediğim sesden özlediğim cümle.

Bu hep böyle devam etse , hep ben çocuk hep Uraz çocuk..
Mesela zaman burda dursa.


13 Şubat 2013 Çarşamba

AYVA GÜZELİ

Anneannemin meşhur masalıdır "üç ayva güzeli" ...
 son zamanlarda Uraz'ı masalla uyutmaya alıştırmaya çalışıyorum .Masal mı , şarkı mı diyorum yatağa yatırırken, o da "lalall" (masal) diyor. Geçen akşam üç ayva güzelini anlatmaya başlamamla burnuma yeni fırınlanmış ayva tatlısı kokusu gelmesi bir oldu. Ertesi gün markete gittiğimde ayvaları görünce tatlıyı denemeye karar verdim.Denemeye diyorum çünkü ; bu tatlıyı çok severim ,çok güzel de yerim ama şu ana kadar hiç yapmadım.
Biraz sordum soruşturdum çokta kolaymış.
Sıvadım kolları Urazla beraber girdik mutfağa.
O kah suyla oynadı lavabo yakınlarında , kah ayva kabuklarını tencerenin dibine yaymamda yardımcı oldu ben ayvaları ayıkladım ve pişmesi için koydum ocağa.

Hobi Dükkanı / Şubat 2013
Beni ayakta lavabo kenarında gorunce kendini işaret edip "ben ben" diyor.Sandalyesini getirip tezgahın kenarına yasladığımda nefes nefese çıkmak için uğraşıyor.Heyecanlı halleri  , dokunma isteği bana ayrı bir mutluluk veriyor.Tezgahta yan yana iş yapıyor olmak sadece onu değil beni de heyecanlandırıyor.

Gelelim "Ayva Güzeli" ne ... Önce fotoyla iştahlar kabarsın
hobi dükkanı /şubat 2013



Malzemeler 
2 adet küçük çok sert olmayan ayva
1,5 su bardağı su
2 su bardağı şeker
1 çubuk tarçın
bir avuç ceviz
kaymak ya da dondurma

Tarif
Yıkanan ve kabukları soylan ayva ikiye bölünür.Çekirdek yatakları oyulur.
Kabuklar tencerenin dibine dizilir.
sonra ayvalar konulur üzerine çekirdekler , çubuk tarçın ve 1,5 su bardağı su eklenerek kaynatılır .
Ocak kısığa getirilir 2 su bardağı şeker ilave edilerek yaklaşık 90 dk. pişmeye bırakılır.

Piştikten sonra istenirse fırınlanabilinir ama ben doğrudan ceviz ve kaymakla servis  yaptım , bir dahaki sefere fırınlarım artık.


DENEYEN HERKESE AFİYET , BAL , ŞEKER OLSUN...

27 Ocak 2013 Pazar

Ankaralı Blogger Anneler toplaşması


Ankara'ya geleli 2 senemiz doldu lakin bendeniz hala aktif hale gelemedim bir türlü.Geceli gündüzlü bütün zamanımı Uraz'la geçiriyorum özellikle geceli kısmı pek yorucu oluyor son günlerde. Bakıyorum diş çıkarmıyor , şükür ateşli bir hastalık yok ama gelin görün tavşan uykusunda uyuyor resmen Paşa.Her saatte bir anne diye sesleniyor odasından , gidiyorum yanına "kukaa" (kucak) diyor alıyorum kucağıma  başlıyoruz oda oda evi gezmeye.Tam uyuyor yerine yatıracağım diyorum yine uyanıyor "kukaa" ,  biraz daha dolaşıyoruz evde , "evet bu defa derin uyudu" diyorum yatırıyorum güç bela yerine , bu kez üstünü örtüyorum .Nasıl bir alıcı olduğunu çözemediğim bir hissiyatla bahtaniyesi ayağına değer değmez yine "kukaaa" feryadıyla ... Ben yeni çözümler arayadurayım Ankara'lı Blogger Anneler'in 6. buluşmalarını yapacaklarını öğreniyorum.Bir seviniyorum  ,bir heyecanlanıyorum sıvıyorum kolları ne zaman buluşacaklarını nerde buluşacaklarını araştıryorum.Eşimin de desteği ve biraz iteklemesiyle gitmeye karar veriyorum.
İyiki de gitmişim ...

Son derece keyifli bir kaç saat geçirdim Ankara'lı blogger Annelerle , onlar farkında değil ama öyle iyi geldiki bana  yeni birilerini tanımak , tek başıma bir yerlere gidiyor olmak. Toplantılarının daimi katılımcısı olmayı umutediyorum.

hobi dukkani / 2013 Ocak - Ankara

Sadece sohbet etmeyi , sadece iyi vakit geçirebilmeyi amaç ediniyorlar.
 "Sonuna kadar delikanlı anneyim ama  benim de arkadaşlarımla tek başına vakit geçirmeye ihtiyacım var ", diyen iş- güç -fikir sahibi güzel anneleri tanıdığa çok mutlu oldum.

Bu aradaaa ; 

Toplantının güzel sürprizleri de vardı .Bunlardan birincisi gün yayıncılık'ın güzel kitaplarıydı.
hobi dükkanı / 2013 Ocak


Diğeriyse cocukdukkani.com'nın ahşap çerçeve ve çorap hediyesiydi.

hobi dukkani / 2013 ocak


Hediyeler için Gün Yayıncılık ve Çocuk dükkanı'na, hediyelerimizi bize ulaştıran alternatif anne ve Arda'nınannesi'ne çok teşekkür ediyorum.

Şimdi ben Uraz Paşa için  deliksiz uyku araştırmalarına girişeyim zira tükendik....

25 Ocak 2013 Cuma

aheste cuma

Yağmur yağıyor en sevdiğim şekliyle , yavaş  yavaş aheste aheste , cama ufak ufak vurarak . Seviyorum  böyle sabahları.Telaşesizsem eğer yani rolantide geçireceğim bir günse , çok güzel keyif ediyorum.kendimi dinliyorum. Güzel şarkılar dinliyorum , denk gelirse bir film , sıcak çay arkasından yine çay :)) Özlediğim arkadaşlarımı arıyorum hemen telefonla, hiç bahanesiz ; "nasılsın arkadasım " demek için. " oralara yağmur yağıyor mu"  diye sormak için.

Çok seviyorum yağmurun bu aheste aheste yağmasını ve beni de yavaşlatmasını.


HOBİ DÜKKANI / 2013 OCAK - Ankara





Guzel bir gün olsun , güzel bir cuma , aheste cuma....!!!!


23 Ocak 2013 Çarşamba

kavanoz vakumlama yöntemiyle yiyecek saklama

Yazın en sevdiğim yönleriden biride kış için yapılan hazırlıklarıdır.
 Turşular yapılır , kışın yemek için biberler ve patlıcanlar kurutulur 
ve benim en keyifle yediğim yazlık domatesler kavanozlanarak kışa hazırlanır.
Ben de bu fikirden yola çıkarak , sebze yemeklerimi fazla yapıyorum kavanozlayıp vakumluyorum ve boylece hazırda yemek oluyor.

Çalışanlara tavsiyem olur.

hobi dükkanı / 2013 ocak

yöntemi çok kolay sadece dikkat gerektiriyor.

-  kavanozlanacak yemek herzamanki gibi pişirilir.
- temiz, kuru ve ağız kısmında kırığı olmayan bir kavanoza sıcak sıcak ağzına kadar doldurulur.
- pası olmayan sağlam bir kapakla ağzı sıkı sıkıya kapatılır ve kavanoz ters çevrilerek soğumaya bırakılır 
- soğuduktan sonra kapak açılıyormu diye hafifçe çevrilmeye çalışılır,açılmıyorsa tamamdır.
-Yiyeceğiniz zaman yine her ihtimale karşı koku olup olmadığını mutlaka kontrol edin derim.
-bir de kapak açılırken kavanozun içindeki hava sesli dışarı çıyor  , bu da kavanozumuzun iyi bir şekilde vakumlandığını gösterir.

22 Ocak 2013 Salı

soda seven "zebra kek"

Kek yapmayı da yemeyi de çok severim , öyle böyle değil hergün, her öğün kek yiyebilirim.
Aynı tarifleri döndürüp yapmaktan sıkıldım ve yeni bir tarif denemek istedim.
Yemek bloglarında  bir süre gezindikten sonra da aşağıdaki enfes tarifi buldum...

hobi dükkanı / ocak 2013

Önce fotolara çarpıldım çayımı demlemişim kekimi almışım keyfediyorum hissi hasıl oldu hemen.Kek beni çekti , cezbetti , yapmazsam arkamdan ağlayacaktı.. Hatta ben de onun arkasından ağlayacaktım kuvvetle muhtemel.
Uraz'a da iyi bir aktivite de olmuş oldu.Çocuklar çok seviyor anneleriyle mutfakta birşeyler yapmayı.Bu defa birlikte blender'ı kullandık .Siyah -beyaz kavramını pekiştirdik.şeker ilave ederken Uraz'ın eline biraz şeker tanesi verdim.Kristallerine baktı ,parmaklarını yaladı .Onun birşeylere kilitlenmiş çözmeye çalıştığı halleri beni iki kat mutlu ediyor.Mutfak mı dağılmış, dağılsıııınnn... Yerler kakaolu kek damlaları mı olmuş , olllsuuuunnn.Yeterki Uraz bir-iki şey fazla öğrensin.

Gelelim soda seven Zebra'nın Kekine

Malzemeler : (12 kişilik)
alıntı : zeymurancafe.blogspot.com

-4 adet yumurta
- 1,5 su bardağı şeker
- 1 su bardağı sıvı yağ
- 1 adet şişe soda
-  2,5 su bardağı un
- 1 paket kabartma tozu
- 1 paket vanilin
-3 yemek kaşığı kakao
-3 yemek kaşığı süt

pişirme : Önceden 175 derecede ısıtılmış fırında 35-40'

tarif : yumurta ve şekeri yaklaşık 7-8 dk. , krema kıvamına gelinceye kadar blenderla çırpıyoruz.
sırasıyla yağ , soda ,un , kabartma tozu , ve vanilini ekliyoruz.
karışımı iki ayrı kaba bölüyoruz.Böldüğümüz kaplardan birine kakao ve sütü ekliyoruz.
yağladığımız yuvarlak bir fırın kabı ya da borcama bir kahve fincanı yardımıyla önce kakaolu karışımdan sonra tam ortasına denk gelecek şekilde sade karışımdan sonra tekrar kakaolu karımdan üst üste koyuyoruz.

hobi dükkanı / 2013 ocak



hobi dükkanı / 2013 ocak


DENEYEN HERKESE , AFİYET OLSUN ...