16 Ocak 2013 Çarşamba

bir lokum ,bir kahve ve biri gurbette



Ankara güzel güneşli günlerinden birini daha yaşıyor bugün.Kışın güneşin parıltısı hiç birşeyle değişilmez nazarımda, bir damladır belki , günlerin de kısa olması sebebiyle hemen ikindiye bağlar kendini , belki de bu yüzden pek değerlidir.Evin sessizliği , huzuru perdeden çoğalan gün ışığıyla daha bir derinleşiyor ruhumda.

Uraz'ın temizlenmiş paklanmış haliyle kendinden geçmesi , uyumak üzereyken "rüyanda ne göreceksin? " sorusuna "baba" , "ne yapcaksınız babayla ?" soruna "oynu" (oyun oynamak) yanıtı ve sesi çınlıyor kalbimde ve şükrediyorum sadece uzun uzun.

Şimdi bir kahve ,bir lokum zamanım başlıyor.

hobi dükkanı / Ocak 2013



Böyle zamanlarda kahvemi yalnız içiyor olmak hatırlatıyor bana en çok gurbetliği.Gözünün erdiği yerde  ta ciğerini bildiği birini arıyor insan.Kahvesini yudumlarken sözün kanatlarına takılıp başka diyarlar gezebileceği birini , "neyse halim" yerine "malumun halim" dediği.

Bu halet-i ruhiyeden sıyrılmalı hemen , kahvem bitene kadar. İçimdeki özlem susmalı güzel Ankara ışığını küstürmeden ,gurbetliği düşünmeden ...Kendimi biliyosam ; "Khaled : c'est la vie" dinleyim geçer.








Hiç yorum yok: