31 Temmuz 2013 Çarşamba

Annenin koridorla imtihanı

Sabahları koşar adım çıkıyoruz evden,Uraz'ın ayakkabılarını giydirip kapının önünde oyalanmasını dahası kendisininde evden çıkacağını bilmesini istiyoruz .Her sabah farklı bir oyun bulan URaz'ın bu sabah biz evin içinde anahtarı bulmaya çalıştığımız sırada yaptığı oyun ;

Anne: koridorda ayakkabıyla gezmiyoruz Uraz,anneye babayı dışarda bekle bakalım.
Uraz:anne,burda (yine ayakkabıyla bir adım sağa kayıyor)
Anne:Uraz, orasında koridor ama dışarda bekler misin?
Uraz:Anne burda (ayağında ayakkabıyla,yine koridorda ve yine aynı yerde)
Anne:olmaaz kii orası da koridor ama
Uraz:anne buu
Anne:orasıdaa
Uraz:anne buuu kodido, bu da , bu da ,bu da ,bu da....anne bak bu daaa...annneee
Anne:!?!?
Uraz:annee bu da bu da bu da bu da ....annne süüüttt!!!!

Demek ki neymiş ; anahtar akşamdan çantaya koyulacakmış ;)




30 Temmuz 2013 Salı

sonra bir gün yaz geldi "didi"

Sevmedim ,sevemedim hazır meyvesularını, boyalı-esanslı çayları..Son zamanlarda bir reklam dönüyor -ki ürünün reklamı olmasın diye pek dallandırmayacağım- masum görünümlü yaşlı köyde yaşayan teyze bi'seyler deniyor da çay oluyor da...Ah teyzem sen di'sen ya;" ev de içeceğinizi kendiniz yapın yavrularım , katkılı katkılı yiyip içmeyin, içirmeyin o içinde ne olduğu belli olmayan ürünleri" .

Teyzem "didi" oldu- olmasın diye benden iki tavsiye ; sıcak yaz günlerinde balkon keyfi eşliğinde keyifle içilesi :))


İlki ; "hindiba şerbeti"

-200 gr hindiba meyvesi (aktardan)
-2 adet çubuk tarçın
-2 litre su 
-1,5 su bard. şeker
tarif: hindiba Hindistan eriği olarak bilinir tadı ekşilidir , once çeşme suyuyla yıkanır ardından sıcak suyla 1 saat bekletilir.Erikler suyu çeker ,şişer .Erikleri tencereye alıp içine 2 litre su ve tarçınları koyarak kaynatırız.Kaynama gerçekleştikten sonra şeker atılır kısık ateşte 3-4 dk.daha kaynatılır ve şerbet soğumaya bırakılır.Soğuduktan sonra tel süzgeç yardımıyla şerbetin suyunu sürahiye boşaltıp , buzdolabına kaldırabiliriz.

İkincisi ; Buz Limonata 

Limonata bana İzmir'i Kemeraltı'nı hatırlatır.Kemeraltında gezip gezim bir pastahanenin önünde ayaküstü içtiğim limonataları hatırlarım :))

Tarif:
 6 adet limon ,
bir avuç dolusu taze nane
1 su bardağı şeker (tercihe göre şeker arttırılabilinir)
1 litre su

6 adet limonun kabukları rendelenir ve şekerle harmanlanır , ezilir , yuğurulur.şekerin kabukları sulandırıp erimesi gerekiyor.Limonların suyunu sıkıp şekerli karışımda yarım saat bekliyoruz.(şekerin yakıcı özelliği malzemelerin özleşmesini sağlıyor).Karışıma suyu ekliyoruz ve tahta kaşıkla bir kaç dk.a karıştırıyoruz.Tel süzgüden geçirip ince kıyılmış taze naneyi ekliyoruz.

ferah ferah içiyoruz , deneyen herkese afiyet olsun :)


16 Temmuz 2013 Salı

Hem ağlıyor hem gidiyor

Son dönemlerde beni yoracağını , sıkı dikkat-özen ve mesai gerektireceğini düşündüğüm iki konu var (dı) biri kıreşe alışma dönemi diğeriyse tuvalet eğitimi.Urazimuyla sıvadık kolları paçaları kreş ve tuvalet eğitimi için.

Önce Kıreşten başlamak istiyorum , korktuğum gibi değilmiş . Uraz'ın kendisini terk edilmiş gibi hissedeceğini , yararlanacağını düşünüyordum hep.okadar çok yazı okumuştum ki bununla ilgili neyin doğru olduğuna karar veremez hale gelmiştim.Tek bildiğim şey ,evet URaz ağlayacaktı ama biz kararlı olursak alışacaktı ve çocuklar yeniliklere ,değişikliklere  yetişkinlerden çok daha hızlı adapte olabiliyorlardı.Uraz, 1 yaşından itibaren oyun gruplarına gidiyordu bu durumu hızlı kotaracağımızı düşündürttü bana -ki ne kadar doğru hissetmişim. Uraz'ın kafasında bir kreş olgusu oluşturmaya çalıştım tamamen iç güdüsel.. Yani kreşi bir şekilde çekici hale getirmeliyim.Bunun için oyun grubunda ,Kreşte olan Uraz'ın oynamayı sevdiği bir çok şeyi tespit ettim ve eve hiç birini almadım.o metaryallerin sadece Kreşte olduğunu ve kreşe gidersek oynayabileceğimizi empoze etmeye çalıştım.Oyun hamuruna oynamak istediğinde ,"bizim oyun hamurumuz yok ki , oyun hamuru Kreşte olur" dedim .Bİr süre sonra kreşe gidelim dediğimde ayakkabılarını getirir oldu.Ama iş kreşin kapısında ayrılma kısmına geldiğinde tepkimesine çözüm bulamıyordum 1ay boyunca içeri girip Uraz'la oyun oynadım.Öğretmenleri de geldiler ve diğer arkadaşlarıyla iletişim kurdum konuştum ,Uraz biraz biraz yaklaşmaya mekanı,kişileri benimsemeye başlamıştı.Kreşin olumlu etkilerini Uraz'ın erken cümle kurmasıyla , bizim bilmediğimiz faaliyetleri yaparak minik motor gelişimini gördükçe yüzümüz gülüyordu.

Artık çalışmaya başlayıpta oyun grubu dışında belli bir disiplinler bir kreş edinme işine geldiğinde sıra ufak ufak panikledim, nasıl bir geçiş yaşayacağımızı canlandırmıyorum gözümde bir türlü.İlk bir hafta Uraz yine oyun grubumun gibi düşünmesi için anneannesinde birlikte gitti yeni kreşine ve yalnızca oyun oynadı (kum,su,park) öğretmeni yemek yedirmenin aralarında güven duygusu oluşturacağını söyleyerek eliyle besledi.
Sonraki hafta yarım güne geçti ,anneanne artık gitmeyecek eşiyle birlikte biz bırakacağız Uraz'ı diye anlaştık çok keyifli geçti herşey bir kaç gün.Bize el salladı ,öğretmeninin elinden tuttu ve sınıfına gitti.Tam "alıştı artık yaşasın " dedik URaz bir sabah yapıştı bacağıma "gitme"diye ağladı .Ne yaptıysam olmadı .

Her duygusunu yaşayarak görüyor , o halde bir şey için farkındalık yaratırsan onu bir basamak yukarı taşımış olabilirim diye düşündüm .Bu sabah göz teması için onun boyunun seviyesine inerek "Uraz ,anne baba işe gidecek sen içeri girip oyun oynayacaksın akşam olduğunda anne baba işten gelecek ve birlikte oyun oynamaya devam edeceğiz ,tut bakalım öğretmenin elinden",dedim URaz öğretmenin elinden tuttu biraz ağlamalı döndü arkasını ve kreşe girdi.

Öğretmeni biz gittimden sonra sustuğunu keyfinin yerinde olduğunu söyledi .YArım günün sonunda annem Uraz'ı karşılarken keyfinin yerinde olduğunu teyit edince iyice rahatladım.

Herkesin çocuğu aynı tepkileri verecek diye bir kural yok , bu bizim bugün sabah maceramızdı tarihe not düşmek istedim.

Yarın Uraz ve kreşe dair ne yaşayacağımızı bilemem ama umut verici buluyorum.

Tuvalet eğitimi de sonraya kalsın  diyerek altını bezledik ikinci günde.
Tanıdığın en gerçek kural ;aynı anda iki yenilik yoruyor arkadaş

6 Temmuz 2013 Cumartesi

İŞLEYEN ANNE IŞILDAR

Hızlıca iki cümle yazıp cıkacagım ...
Ustelik yazmak istedigim öyle cok konu varken ne kadarını başaracığımı bilmeden ...

********
Özlediğim iş hayatı eskisinden çok daha hızlı, çok daha dolu dolu geçiyor .
Uraz'da ben de sindiriyoruz iyice bu durumu.Arkamızdan "düle düle anne " diye bağıran ve zili çalar çalmaz "anne-baba geldiii" diye çığlıkla karşılayan bize yardımcı , duygusal yükü olmayan bir çocuğumuz var sanırım.

"İşleyen anne ışıldar"...
Hobileri olan , kendine zaman ayıran , çemberin dışına çıkmayı başarabilen , okuyan ,izleyen ,düşünen, düşünmekten yorulan anne ışıldar.
Günün nasıl geçtiğini anlamayan , çocuğuyla oyun oynaya bilen 
" gitbaşından şimdi olmaz" demeyi bilmeyen anne , "elimden bukadarı geliyor " , demeyip araştırıp ve öğrenen kendini , yeteneklerini , aşçılığını ,her türlü bilgisini yenileyen geliştiren anne...
ışıldar - göz kamaştırır....

Seviyorum yenilenme telaşesi içinde olup koşturan yetişmeye çalışan , takip etmeye çalışan anneleri.
Birileri şikayet eder eleştirir ve birileri çözer iş bitirir...

**********

Bu arada evde ,bildiğimiz cam bir kadehin içinde çiçek yetiştiriyorum 3 aydır.
yeşili seven ,gözlerini yeşilde "gezi"ndirmeyi bilen herkese tavsiye ederim.
Bir avuç toprak yeşertebiliyor özümüzü.



 Amacım çiçeğimin büyüyüp büyümeyeceğini test etmekti .Keyifli bir süreçti adını bilmediğim bu çiçek köklerini uzattıkça biraz telaşlandım suyu az rüzgarı hiç olmaması güneşi de yoğun yaşamaması gerektiğini gördüm.Fıs fıs la suladım ve yapraklarından toprağına suyun akmasını izledim 3 günde bir keyifle...




Büyütmeti iyi bilir anneler...Vaz geçmemeyi , beklemeyi ..


Büyüyor çiçeğim.
Gözlerim çiçeğimde "gezi"nirken öyle mutlu oluyorum ki ...