27 Ocak 2013 Pazar

Ankaralı Blogger Anneler toplaşması


Ankara'ya geleli 2 senemiz doldu lakin bendeniz hala aktif hale gelemedim bir türlü.Geceli gündüzlü bütün zamanımı Uraz'la geçiriyorum özellikle geceli kısmı pek yorucu oluyor son günlerde. Bakıyorum diş çıkarmıyor , şükür ateşli bir hastalık yok ama gelin görün tavşan uykusunda uyuyor resmen Paşa.Her saatte bir anne diye sesleniyor odasından , gidiyorum yanına "kukaa" (kucak) diyor alıyorum kucağıma  başlıyoruz oda oda evi gezmeye.Tam uyuyor yerine yatıracağım diyorum yine uyanıyor "kukaa" ,  biraz daha dolaşıyoruz evde , "evet bu defa derin uyudu" diyorum yatırıyorum güç bela yerine , bu kez üstünü örtüyorum .Nasıl bir alıcı olduğunu çözemediğim bir hissiyatla bahtaniyesi ayağına değer değmez yine "kukaaa" feryadıyla ... Ben yeni çözümler arayadurayım Ankara'lı Blogger Anneler'in 6. buluşmalarını yapacaklarını öğreniyorum.Bir seviniyorum  ,bir heyecanlanıyorum sıvıyorum kolları ne zaman buluşacaklarını nerde buluşacaklarını araştıryorum.Eşimin de desteği ve biraz iteklemesiyle gitmeye karar veriyorum.
İyiki de gitmişim ...

Son derece keyifli bir kaç saat geçirdim Ankara'lı blogger Annelerle , onlar farkında değil ama öyle iyi geldiki bana  yeni birilerini tanımak , tek başıma bir yerlere gidiyor olmak. Toplantılarının daimi katılımcısı olmayı umutediyorum.

hobi dukkani / 2013 Ocak - Ankara

Sadece sohbet etmeyi , sadece iyi vakit geçirebilmeyi amaç ediniyorlar.
 "Sonuna kadar delikanlı anneyim ama  benim de arkadaşlarımla tek başına vakit geçirmeye ihtiyacım var ", diyen iş- güç -fikir sahibi güzel anneleri tanıdığa çok mutlu oldum.

Bu aradaaa ; 

Toplantının güzel sürprizleri de vardı .Bunlardan birincisi gün yayıncılık'ın güzel kitaplarıydı.
hobi dükkanı / 2013 Ocak


Diğeriyse cocukdukkani.com'nın ahşap çerçeve ve çorap hediyesiydi.

hobi dukkani / 2013 ocak


Hediyeler için Gün Yayıncılık ve Çocuk dükkanı'na, hediyelerimizi bize ulaştıran alternatif anne ve Arda'nınannesi'ne çok teşekkür ediyorum.

Şimdi ben Uraz Paşa için  deliksiz uyku araştırmalarına girişeyim zira tükendik....

25 Ocak 2013 Cuma

aheste cuma

Yağmur yağıyor en sevdiğim şekliyle , yavaş  yavaş aheste aheste , cama ufak ufak vurarak . Seviyorum  böyle sabahları.Telaşesizsem eğer yani rolantide geçireceğim bir günse , çok güzel keyif ediyorum.kendimi dinliyorum. Güzel şarkılar dinliyorum , denk gelirse bir film , sıcak çay arkasından yine çay :)) Özlediğim arkadaşlarımı arıyorum hemen telefonla, hiç bahanesiz ; "nasılsın arkadasım " demek için. " oralara yağmur yağıyor mu"  diye sormak için.

Çok seviyorum yağmurun bu aheste aheste yağmasını ve beni de yavaşlatmasını.


HOBİ DÜKKANI / 2013 OCAK - Ankara





Guzel bir gün olsun , güzel bir cuma , aheste cuma....!!!!


23 Ocak 2013 Çarşamba

kavanoz vakumlama yöntemiyle yiyecek saklama

Yazın en sevdiğim yönleriden biride kış için yapılan hazırlıklarıdır.
 Turşular yapılır , kışın yemek için biberler ve patlıcanlar kurutulur 
ve benim en keyifle yediğim yazlık domatesler kavanozlanarak kışa hazırlanır.
Ben de bu fikirden yola çıkarak , sebze yemeklerimi fazla yapıyorum kavanozlayıp vakumluyorum ve boylece hazırda yemek oluyor.

Çalışanlara tavsiyem olur.

hobi dükkanı / 2013 ocak

yöntemi çok kolay sadece dikkat gerektiriyor.

-  kavanozlanacak yemek herzamanki gibi pişirilir.
- temiz, kuru ve ağız kısmında kırığı olmayan bir kavanoza sıcak sıcak ağzına kadar doldurulur.
- pası olmayan sağlam bir kapakla ağzı sıkı sıkıya kapatılır ve kavanoz ters çevrilerek soğumaya bırakılır 
- soğuduktan sonra kapak açılıyormu diye hafifçe çevrilmeye çalışılır,açılmıyorsa tamamdır.
-Yiyeceğiniz zaman yine her ihtimale karşı koku olup olmadığını mutlaka kontrol edin derim.
-bir de kapak açılırken kavanozun içindeki hava sesli dışarı çıyor  , bu da kavanozumuzun iyi bir şekilde vakumlandığını gösterir.

22 Ocak 2013 Salı

soda seven "zebra kek"

Kek yapmayı da yemeyi de çok severim , öyle böyle değil hergün, her öğün kek yiyebilirim.
Aynı tarifleri döndürüp yapmaktan sıkıldım ve yeni bir tarif denemek istedim.
Yemek bloglarında  bir süre gezindikten sonra da aşağıdaki enfes tarifi buldum...

hobi dükkanı / ocak 2013

Önce fotolara çarpıldım çayımı demlemişim kekimi almışım keyfediyorum hissi hasıl oldu hemen.Kek beni çekti , cezbetti , yapmazsam arkamdan ağlayacaktı.. Hatta ben de onun arkasından ağlayacaktım kuvvetle muhtemel.
Uraz'a da iyi bir aktivite de olmuş oldu.Çocuklar çok seviyor anneleriyle mutfakta birşeyler yapmayı.Bu defa birlikte blender'ı kullandık .Siyah -beyaz kavramını pekiştirdik.şeker ilave ederken Uraz'ın eline biraz şeker tanesi verdim.Kristallerine baktı ,parmaklarını yaladı .Onun birşeylere kilitlenmiş çözmeye çalıştığı halleri beni iki kat mutlu ediyor.Mutfak mı dağılmış, dağılsıııınnn... Yerler kakaolu kek damlaları mı olmuş , olllsuuuunnn.Yeterki Uraz bir-iki şey fazla öğrensin.

Gelelim soda seven Zebra'nın Kekine

Malzemeler : (12 kişilik)
alıntı : zeymurancafe.blogspot.com

-4 adet yumurta
- 1,5 su bardağı şeker
- 1 su bardağı sıvı yağ
- 1 adet şişe soda
-  2,5 su bardağı un
- 1 paket kabartma tozu
- 1 paket vanilin
-3 yemek kaşığı kakao
-3 yemek kaşığı süt

pişirme : Önceden 175 derecede ısıtılmış fırında 35-40'

tarif : yumurta ve şekeri yaklaşık 7-8 dk. , krema kıvamına gelinceye kadar blenderla çırpıyoruz.
sırasıyla yağ , soda ,un , kabartma tozu , ve vanilini ekliyoruz.
karışımı iki ayrı kaba bölüyoruz.Böldüğümüz kaplardan birine kakao ve sütü ekliyoruz.
yağladığımız yuvarlak bir fırın kabı ya da borcama bir kahve fincanı yardımıyla önce kakaolu karışımdan sonra tam ortasına denk gelecek şekilde sade karışımdan sonra tekrar kakaolu karımdan üst üste koyuyoruz.

hobi dükkanı / 2013 ocak



hobi dükkanı / 2013 ocak


DENEYEN HERKESE , AFİYET OLSUN ...
  


21 Ocak 2013 Pazartesi

"deyydee" anne yarısıymış

Öyle zamanlar olur ki , bir şey istersiniz ve hemencik oluverir.
İşte böyle bir şey oldu bana da , kızkardeşimle mesajlaşırken "seni Aşti'den kaçta alayım " diye yazdım oysa ortada hiç gelip gitme gibi bir program yoktu.Arada bir özlediğimi ve gelmesini istediğimi belirtmek için yazıyorum böyle .Uraz'ı çok özlediğini de biliyordum ama 15 günde bir h.sonu ve o da sadece pazar günü izin kullanabildiği için ısrar edemiyorum gelmesi konusunda.O da gelmek istediğini ama mümkün olmadığını yazdı . içimden "lütfen gelsin , 1 günlüğüne olsada gelsin" diye geçirdim.10 dk sonra bir mesaj geldi " çok uyguna uçak bileti buldum,cmt.akşamı ordayım, pazar dönüyorum" yazıyordu.

Yetti mi tabiki "hayıııırr" ama çok iyi geldi .


Uraz'dan bana sıra gelmedi.Çıldırdılar birbirlerine  Uraz "deydee" diye dolaştı peşinden.

Bütün İzmir geldi sanki evime Kordon havası esti evimde , kışın ortasında ılık meltem havası aldım.



 


16 Ocak 2013 Çarşamba

bir lokum ,bir kahve ve biri gurbette



Ankara güzel güneşli günlerinden birini daha yaşıyor bugün.Kışın güneşin parıltısı hiç birşeyle değişilmez nazarımda, bir damladır belki , günlerin de kısa olması sebebiyle hemen ikindiye bağlar kendini , belki de bu yüzden pek değerlidir.Evin sessizliği , huzuru perdeden çoğalan gün ışığıyla daha bir derinleşiyor ruhumda.

Uraz'ın temizlenmiş paklanmış haliyle kendinden geçmesi , uyumak üzereyken "rüyanda ne göreceksin? " sorusuna "baba" , "ne yapcaksınız babayla ?" soruna "oynu" (oyun oynamak) yanıtı ve sesi çınlıyor kalbimde ve şükrediyorum sadece uzun uzun.

Şimdi bir kahve ,bir lokum zamanım başlıyor.

hobi dükkanı / Ocak 2013



Böyle zamanlarda kahvemi yalnız içiyor olmak hatırlatıyor bana en çok gurbetliği.Gözünün erdiği yerde  ta ciğerini bildiği birini arıyor insan.Kahvesini yudumlarken sözün kanatlarına takılıp başka diyarlar gezebileceği birini , "neyse halim" yerine "malumun halim" dediği.

Bu halet-i ruhiyeden sıyrılmalı hemen , kahvem bitene kadar. İçimdeki özlem susmalı güzel Ankara ışığını küstürmeden ,gurbetliği düşünmeden ...Kendimi biliyosam ; "Khaled : c'est la vie" dinleyim geçer.








15 Ocak 2013 Salı

Kahvaltı alternatifi "pizza ekmek"



Bir çoğunuz gibi ben de çok severim bol sohbetli uzun haftasonu kahvaltılarını.Sofrada nelerin olduğu pek mühim değil ,sevdiklerim olsun yanımda yönümde yeter , haa birde "Bergama tulum & gevrek " Uzun zamandır özlemle anar olduk böylesine uzun kahvaltıları.Uraz sağolsun kendi doyunca herkesi doydu sanıyor "kuga" , diyor (beni kucağına al ve mama sandalyesinden indir,odama gidelim , sonra bir oyun bul , mümkünse daha önce oynanmamış bişey olsun,yanımdan ayrılma beraber oynayalım  ,demek oluyor).Haliyle eşimle birlikte aynı masada, aynı zamanda kahvaltı yaptığımız anlar oldukça azalmış oluyor
 Durum böyle olunca Uraz'ı mama sandalyesinde biraz daha uzun tutma ihtiyacı hasıl oluyor ve çareyi onun da hoşuna gidecek kıtır kenarlı Ekmek Pizzaları yapmakla buluyorum.Ağzının içinde kıtırdadıkça hoşuna gidiyor ..Bu tarif  beni aynı zamanda İzmir'e Karşıyaka'da ki evimize  , küçük fırınımın önünde pişmesini beklediğim zamanlara kekik kokulu mutfağıma götürüyor sessiz sedasız.Ne çok yapardık bu tarifi eşimle hafta sonları , kahvaltıya yapmadıysak akşamüstü çay yanına ve özellikle "Lost" izlerken...

Bu defa biraz değiştirdim malzemelerimi.Önceden sucuk,beyaz peynir,domates,mantar ve kaşarla yapardım çok lezzetli olurdu .Yenilerde tarifimi tamamen vejetaryan usulü olarak güncelledim.




Hobi Dükkanı / Ocak 2013

çok kolay , çok hızlı , çok lezzetli...

Bilmeyenler için ;

Malzemeler :
- 1 adet tatlı kırmızı biber
- 1 adet tatlı yeşil köy biberi
- zeytin
- 3 adet kültür mantarı
- kekik ve tuz
- üstü için kaşar rendesi 
-8 dilim ekmek
-zeytinyağ

bütün malzemeleri küp küp doğrayıp zeytinyağ,kekik ve tuzu atıp iyice karıştırıyoruz.Kaşar peyniri hariç olmak üzere dilimlenmiş ekmeklerin üzerine yayarak fırına veriyoruz.6-7 dk,180 derece de kızdırılmış fırında malzemeler suyunu ekmeğin üzerine salana kadar pişiriyoruz.En son rendelenmiş kaşar peynirini dilimlerin üzerine serpiyoruz.Fırını kapatıp tepsiyi dışarı çıkarmadan 2-3 dk. daha bekletiyoruz.

Deneyen herkese afiyet olsun.
  

14 Ocak 2013 Pazartesi

Bir İzmir'linin gözünden Ankara gezintileri-1

Tam 2 sene önce İzmir'den kalktık geldik Ankara'ya. Daha önce sınavlarım nedeniyle gelmişliğim,gezmişliğim var ama tabiki yaşamak, o şehire ait olmak çok başka.Geldiğimde hamileydim 6,5 aylık, ocak ayında biz geldik ve kar yağmaya başladı.Bir İzmirli'ye daha güzel nasıl bir hediye verebilirdi ki bir şehir.Kendini beyaza boyadı Ankara... Kuruluktan burnum kanamaya başlasada ben kararlıydım tadını çıkaracaktım her anımın.Güneşli gördüğüm her günü değerlendirerek ufak yürüyüşler yapmaya başladım hamile halimle.Yağmurlu günlerdeyse avm'lere koştum.Aman Allahım ne çok avm gezdim...ama bir süre sonra Uraz Paşa'nın da doğumuyla artık açık havalara kaçmak istedik, aynı İzmir'de yaptığımız gibi bol ağaçlı yerlerde ufak yürüyüşler aradı gözümüz.

Ankara'da hiçbir şey yapılamazmış gibi gelse de bazılarına, biz başladık gezmeye.Gölbaşı ,tarihi Hamam Önü ,  Papazın Bağı  yavaş yavaş keşifler başaladı hepsi keyifliydi ama özellikle Karagöl , Eymir Gölü ve Beypazarı sanıyorum bana en çok keyif veren yerler oldu.

Doğayı sevenlere , kar kış dinlemeyenlere Eymir Gölünü özellikle tavsiye ediyorum.Hem şehrin dışında değil,hem de çok dinlendirici bir havası var gölün.Birkaç fotoğrafda sunabilirim.

hobi dükkanı / Ocak 2013

hobi dükkanı / Ocak 2013


hobi dükkanı / Ocak 2013

hobi dükkanı / Ocak 2013

Ve ben bu 2 sene içinde bir şehri başka bir şehirle karşılaştırmamak gerektiğini öğrendim.Her şehir ayrı bir sunuyla geliyor .Yaşadığımız yerden keyif almak istiyorsak , o şehri keşfedip bize sunduklarını görüp zevk almaya bakmak en doğrusu.Ankara'da gezilecek daha çok yer var , bunu ayrı bir yazıda tek tek yazmak gerekecek sanırm.

11 Ocak 2013 Cuma

"Killing me softly with his song"

Bu yerdenbitmelerin herşeyi hemen kapıp üstüne birde geri bildirimde bulunmaları yok mu ...Gelde mest olma , özellikle yazılmalı bir yere , moral bozukluğunda okunmak üzere.

Paşa duştan çıktı bu sabah , duş sonrası koklaşmamız sırasında boş bulundum elimle çenesine dokunup "agu agu " dedim.O dakikadan beri baş parmağımı alıyor çenesine götürüp kendine "agu agu " diyor epey güldükten sonra bu kez kendi baş parmağıyla elini benim çeneme götürüp yine "agu agu" diyor ve yine gülüyor.Her halleri ayrı güzel zat-ı alilerinin.Benim gibi sevdiğini ısırarark anlayan biri için dayanması zor anlar bunlar.

Uraz'ın halleri gibi (bakınız ; kendi halinde "Yeşil-Sarı" bir faaliyet) bazı şarkılarında çeşit çeşit halleri,versiyonları olabiliyor.Şarkı aynı şarkı ancak söyleyen ve tarzı farklı.Ve tabiki  bu fark tınıya ve verdiği duyguya da yansıyor ve - ıhh ıhh  olmamış dedirtiyor .Ama şarkıyı sevmeye hala devam..."killing me softly" bunların başında gelir. Şarkıyı ilk "The Fugees" den dinlemiştim , hem klibi hem şarkı çok hoşuma gitmişti. Birkaç sene sonra yine aynı şarkıyı soul'un kraliçesi Aretha Franklin'den dinledim - ki şarkıyı ilk söyleyeninde onun olduğunu öğrenmiş oldum.Etkilenmemek mümkün değil . Ve Frank Sinatra'nın da yorumu ne etkileyici gelmişti bana.Sonra youtube abimiz sağolasun şarkının neredeyse bütün versiyonlarını dinledim durdum .

Şarkının enfes tınısı hiç değişmedi bende ancak bu iki sesten dinlediğimek ayrı keyif veriyor bana.













8 Ocak 2013 Salı

kendi halinde "Yeşil-Sarı" bir faaliyet

Zaman koşturuyor bu aralar , Cin Ali'nin serüvenleri gibi Uraz hasta , Uraz yemek yapıyor , Uraz kar yağışını izliyor ,Uraz yemek yemeyi öğreniyor,Uraz Gungam oynuyor,Uraz Lego yapıyor...... şeklinde yaşıyoruz.Öğle uykularını da  iyice azaltan Uraz Paşa'ya oyun dayanmıyor,hemen yenisini istiyor .Kış mevsiminin azizliği gezilerimizi sekteye uğrattı, bir yolunu bulacağız ama ...

Bugün Urazla balon oynadık bolca, oyun sırasında çocukken balona tükenmez kalemle yüz çizdiğimizi  hazırladım . Uraz'a heyecanla bol jest ve mimiklerle anlatmaya çalıştım , bir yandan cd kalemini buldum başladım yüz çizmeye önce korkar sandım  ama dikkatlice izledi Paşa .Sonra elimden kalemi kaptığı gibi yeşil balona saç yapmaya başladı arada oynadı sonra tekrar getirdi kalemi ve çizmemi istedi. çizimler bittikten sonra isim verdik balonlara işte karşınızda Uraz'ı yarım gün oyalayan yeni oyuncakları "yeşil" ve "sarı"  biz yaptık , biz yaptık.. 



hobi dükkanı / Ocak 2013
 Bir dahaki sefere iplerden saç ve düğmelerden göz yapıştırmayı düşünüyorum, yeni oyun arayan anne-babalara da fikir olabilir.


hobi dükkanı / Ocak 2013




6 Ocak 2013 Pazar

Tarçınya Prensesi ve kalp kabağı







2013'ün ilk yazısının tatlı tarifi olmasını özellikle tercih ettim. Tatlı başlayalım tatlı devam etsin bu yıl...

Her evde hemen tedarik edilebilecek malzemelerlehazırlanan ve  hatta bir çoğumuzun da bildiği bir tatlı ; "prenses tatlısı" .Tatlı krizi için bire bir. Uraz'ın son günlerde süt içmemesine karşı geliştirdiğim bir takdik aynı zamanda aslında, işede yaradı hani aklımı seveyim :))

Bu tatlının tarifini yeni evlendiğimde öğrenmiştim.Yemekli misafirin geleceği bir akşam eski iş arkadaşım vermişti tarifi "tatlıyla zaman  kaybetme" diye de eklemişti.Öyle de olmuştu , tatlımı şipşak yapmıştım hatta şaşırmıştım, hakkaten bu kadar çabuk mu oluyor  diye.Ancak ana yemek ve mezelerde durum pek o kadar güleç seyretmemişti.

Prenses Tatlısına geçiyorum , bu tatlının adının "prenses" olmasının nedeni sanırım servis edilirken hindistan cevizine boğulmasından kaynaklanıyor.Ben Bu defalık tarçın kullandım.Benim ki Tarçınya ülkesinin naif prensesi ...

malzemeler : ( 8 kişilik)

- 1 litre süt
- 7 yemek kaşığı irmik
- 7 yemek kaşığı toz şeker ( tatlısı baskın olsun diyenler 8, hatta 9 kaşık şeker atabilirler )
- yarım yemek kaşığı tereyağ veya margarin
- toz vanilin
-kakaolu bisküvi
-üzeri için tarçın ya da hindistan cevizi

tarife gelince; süt + irmik + şeker  göz göz kaynayıncaya kadar kaynatılır , muhallebi kıvamına gelir sonra margarin eklenir kaynama işlemi devam ederkenve en son da vanilin ilave edilir. Kısık ateşte 3 dk.daha kaynamaya devam edilir.Nemli borcama önce yarısı sonra bir kat kakaolu bisküvi sonra karışımın kalan yarısı ilave edilerek soğutulur. Buzdolabında  bekletilmesi kıvamın iyice artması nedeniyle önerilir.

hobi dükkanı / 2013 Ocak      
İrmik işin içine girdiğinde alternatifler artıyor bence sütlü tatlısevenler için.İkinci alternatif bal kabaklı  irmik tatlısı .Bal kabağını şekerle ocakta pişirip blenderdan geçirdikten sonra elde edilen püreyi yine yukarıdaki tarife göre (bisküvi hariç) pişirilen irmik tatlısının önce yarısını kalıba döküp, sonra balkabağı püresi iyice zemine yayılıp ve sonra tekrar irmik tatlısı dökülerek buzdolabında soğutulduğunda da hem hafif hem de lezzetli bir tatlı ortaya çıkıyor denemeden geçmeyin derim.

Ben kalp şeklindeki kalıba önce streç film serdim böylece kalıpdan çıkarılarak başka bir servis tabağına almak kolay oldu .İzleri durıyor hatta fotoğrafta.

DENEYEN HERKESE AFİYET OLSUN...

hobi dükkanı/2013 Ocak